Wiktionary:Tetikasa arivo/tiorka
- insani maddi/manevi iyilik/ödül
- insan görev iş değerlendirme
- insanın kendini hissetmesi
- İnsan Kavrayışları
- asker
- aşçı
- ayakkabıcı, kunduracı
- bakkal
- balıkçı
- bekçi
- bilim insanı, bilim adamı, bilim kadını
- çiftçi
- çoban
- danışman
- denetçi
- denizci
- devlet adamı
- doktor
- düşünür
- eczacı
- emekli
- güvenlik görevlisi
- hemşire
- hostes
- işçi
- kapıcı
- kasap
- kâşif
- kimyager
- manav
- marangoz
- matematikçi
- memur
- muhasebeci
- müdür
- müfettiş
- mühendis
- müzisyen
- oyuncu
- öğretmen
- pazarlamacı
- pilot
- polis
- politikacı, siyasetçi
- profesör
- reklamcı
- sekreter
- sürücü, şoför
- yazar
- ulus, millet
- Ayrıca bakınız: Dünya devletleri
- gelir
- gider
- beyan
- harcama
- vergi
- harç
- matrah
- maliye
- ihracat
- ithalat
- gümrük
- zengin
- fakir
- varlık
- servet
- işsiz
- sigorta
- sıcaklık
- ısı
- elektrik
- manyetizma
- optik
- yer çekimi
- kütle
- güç, kuvvet
- enerji
- zaman
- uzunluk
- alan
- hız
- ivme
- atom
- elektron
- proton
- neutron
- foton
- element
- periyodik cetvel, periyodik tablo
- reaksiyon, tepkime
- molekül
- asit
- alkalimetal
- pH değeri
- tuz
- bileşim
- organik kimya
- anorganik kimya, inorganik kimya
- bakteri
- tek hücreli
- mantar
- bitki
- hayvan
- Almanca
- Afrikanca
- Arapça
- Arnavutça
- Azerice
- Boşnakça
- Bulgarca
- Çekçe
- Çerkezce
- Çince
- Ermenice
- Fince
- Esperanto
- Farsça
- Felemenkçe
- Fransızca
- Gürcüce
- Hırvatça
- Hintçe
- Hollandaca
- İbranice
- İngilizce
- İspanyolca
- İtalyanca
- Japonca
- Kazakça
- Korece
- Kürtçe
- Latince
- Lehçe
- Macarca
- Mandarin
- Moğolca
- Norveççe
- Portekizce
- Rumence
- Rusça
- Sanskrit
- Sırpça
- Tayca
- Türkçe
- Urduca
- Vietnamca
- Yunanca
Mimarlık
Ovay- ağlamak
- ağrımak
- almak
- bakmak
- bırakmak
- çakmak
- çökmek
- dans etmek
- değmek
- dokunmak
- donmak
- doğmak
- durmak
- duymak
- düşmek
- ellemek
- gelmek
- girmek
- gitmek
- görmek
- hareket etmek
- içmek
- inmek
- ısınmak
- kalkmak
- kanamak
- kanatmak
- kesmek
- koşmak
- kusmak
- okumak
- oynamak
- oynatmak
- sarsmak
- sarsılmak
- sendelemek
- sıkmak
- sızmak
- sızlamak
- söylemek
- spor yapmak
- susmak
- şarkı söylemek
- sürünmek
- sürmek
- tepmek
- titremek
- tutmak
- tükürmek
- uçmak
- üşümek
- yakalamak
- yalamak
- yatmak
- yemek
- yürümek
- yüzmek
- vermek
- vurmak
- zıplamak
- akıtmak
- atmak
- atıştırmak
- azaltmak
- baskılamak
- bastırmak
- bitirmek
- boşaltmak
- bulmak
- bükmek
- çekmek
- çevirmek
- çıkmak
- çıkarmak
- çoğaltmak
- çökertmek
- dışlamak
- dinmek
- doğrultmak
- doldurmak
- dökmek
- düşürmek
- elemek
- elenmek
- eğmek
- ezmek
- gerilemek
- getirmek
- gömmek
- götürmek
- hareketlendirmek
- hızlanmak
- hızlandırmak
- içselleştirmek
- ilerlemek
- ilerletmek
- indirmek
- inmek
- itmek
- kaldırmak
- kapamak
- kaybetmek
- kaydırmak
- kımıldatmak
- kırpmak
- kısaltmak
- örtmek
- sabitlemek
- sokmak
- sonlandırmak
- tepelemek
- tüketmek
- ufalamak
- uzatmak
- uzaklaşmak
- üretmek
- üstlenmek
- yaklaşmak
- yaratmak
- yavaşlamak
- yavaşlatmak
- yaymak
- yıkmak
- yok etmek
- yontmak
- zorlamak
- başlamak
- biçmek
- bitirmek
- dikmek
- doğmak
- ekin ekmek
- eleştirmek
- erdirmek
- etmek
- ettirmek
- inşa etmek
- iletmek
- kaydetmek
- keşfetmek
- kesmek
- meydana getirmek
- olmak
- ortaya çıkarmak
- ölmek
- öldürmek
- örmek
- sahip olmak
- saymak
- sona erdirmek
- sonlandırmak
- ulaştırmak
- traşlamak
- yapmak
- yönetmek
- zorlamak
- alışmak
- alıştırmak
- anlamak
- anımsamak
- anmak
- arzulamak
- barışmak
- başarmak
- benimsemek
- bilmek
- doğrulamak
- düşünmek
- eleştirmek
- gayretlenmek
- hastalanmak
- hayran olmak
- hoşlanmak
- hak etmek
- heveslenmek
- hoşlanmak
- inanmak
- istemek
- kandırmak
- kavramak
- kınamak
- küsmek
- nefret etmek
- ödünleşmek
- onaylamak
- önermek
- sabretmek
- sabırsızlanmak
- savaşmak
- seçmek
- sevinmek
- sevmek
- sevilmek
- sıkılmak
- terk etmek
- üşenmek
- unutmak
- üzmek
- üzülmek
- yalan söylemek
- yalanlamak
- yanıltmak
- yenmek
- yorumlamak
- küçük
- büyük
- orta
- uzun
- kısa
- geniş
- dar
- derin
- sığ
- hızlı
- yavaş
- yüksek
- alçak
- pahalı
- ucuz
- genç
- yaşlı
- yeni
- eski
- kullanılmış
- kalın
- ince
- kaba
- düz
- dolu
- boş
- olumlu
- olumsuz
- düzgün
- eğri
- doğru
- yanlış
- artı
- eksi
- eksik
- tam
- fazla
- bütün
- yarım
- çeyrek
- duble
- sek
- saf
- karışım
- karışık
- karmaşık
- dolambaçlı
- düzgün
- kırışık
- pürüzsüz
- doğrudan
- aktarmalı
- direkt
- duraklamalı
- duraklmasız
- istisnalı
- istisnasız
- özel
- bayağı
- eksikli
- eksiksiz
- mükemmel
- kusursuz
- kusurlu
- ayıplı
- özürlü
- özürsüz
- engelli
- engelsiz
- dengesiz
- dengeli
- denk
- aynı
- farklı
- eşit
- eşitsiz
- eş
- eşsiz
- sıradan
- sıra dışı
- olağan
- olağanüstü
- normal
- dişil
- eril
- cinsiyetsiz, yansız, nötr
Genel Alfabetik Liste
Ovayaçlık, Afrika, ağaç, ağız, ağustos, AIDS, akciğer, Akdeniz Bölgesi, akıl, alan, alçak, alfabe, alkalimetal, alkollü içecekler, Allah, Almanca, altı, altın, altmış, alüminyum, ameliyat, operasyon, Amerika, anakara, anarşizm, anımsamak, anorganik kimya, Antarktika, antik dönem, antikite, apartman, aralık, Arapça, arkeoloji, arpa, asansör, asit, aslan, Asya, aşı, at, ateizm, ateş, ateşli silah, atletizm, atom, Avrupa, Avustralya, Ay, ayak parmağı, ayak, ayakkabıcı, kunduracı, ayı, az, bacak, bağırsak, bakanlık, bakır, bakteri, balık, balta, banyo, barış, basketbol, baş parmak, baş, başlamak, başlatmak, bebek, beden, ben, benzin, beş, beyaz, beyin, bıçak, bilek, bileşim, bilgisayar, bilim insanı, bilim adamı, bilim kadını, bilinç, bilinemezcilik, bin, bina, bir, bira, bisiklet, bitki, biz, böbrek, böcek, bölge, bronz, bucak, Budizm, buğday, buhar makinesi, bulut, büfe, büyük patlama, büyük, cami, canavar, cebir, ceza, cinsellik, cinsiyetsiz, cuma, cumartesi, cumhuriyet, cüzzam, çağ, dönem, çağlayan, şelale, çakmak taşı, çarşamba, çatı, çavdar, çay, çekirdek erimesi, çelik, çiçek, çığ, çıkmak, Çince, çinko, çivi, çocuk, çok tanrılı, çok, çöl, dağ, daire, dakika, dama, dans, dar, değişken, demir, demiryolu, demokrasi, deneme, deniz, deprem, zelzele, dere, derece, deri, derin, deve, devlet adamı, devrim, diktatörlük, dinazor, diplomasi, dirsek, dişil, diz, doğal dinler, Doğu Anadolu Bölgesi, doğum kontrolü, doksan, dokuz, dolap, dolu, dört, duvar, dükkan, Dünya, düşünür, düz, düzine, Ege Bölgesi, ekim, ekmek, el, elektrik, elektromotor, elektron, elektronik, element, elli, elmas, enerji, epistemoloji, eril, erkek, erken, eski, Esperanto, estetik, eşitlik, etik, ahlâk, ev, konut, eyalet, eylül, faşizm, feminizm, fil, film, fırtına, foton, fötus, Fransızca, futbol, galaksi, gaz yağı, geç, gelmek, gemi, genç, geniş, geometri, gerçek, gerçeklik, hakikât, girmek, gitmek, Go, göğüs, meme, gökdelen, göl, göz, gram, granit, güç, kuvvet, gümüş, güneş sistemi, güneş, Güney Amerika, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, halı, halk müziği, hamilelik, gebelik, hava limanı, havaalanı, hayvan, haziran, hentbol, el topu, Hindi, Hinduizm, Hıristiyanlık, hız, hızlı, Hollandaca, hortum, hükümet, hümanizm, İç Anadolu Bölgesi, içmek, iki, ilaçlı tedavi, ilkbahar, bahar, ince, İngilizce, inmek, insan hakları, insan, İnternet, ırmak, ishal, ısı, iskelet, İslam, İslamiyet, İspanyolca, istasyon, gar, istenç, irade, İtalyanca, ivme, Japonca, Jazz, caz, Jüpiter, kaba, kadın, kağıt, iskambil, kahve, kaldıraç, kale, kalın, kalp, kanıt, kanser, kapı, kapitalizm, kar, kara barut (barut), karaciğer, Karadeniz Bölgesi, kare, kartal, kasaba, ilçe, kasım, kâşif, kaya, kaynakça, bibliyografya, kedi, kemer, kent, şehir, keşifler, kılıç, kilim, kilise, kilogram, kilometre, kırk, kırmızı, kısa, kış, kitap, kız, klasik müzik, kol, kolera, koltuk, komünizm, Korece, koşmak, koy, koyun, kölelik, köpek, köprü, körlük, köy, kubbe, kulak, kullanılmış, kulübe, baraka, kumar, kurşun, kuş, kuvars, Kuzey Amerika, küçük, kümeler, küp, küre, kürek, küreselleşme, kürtaj, kütle, kütüphane, lamba, Latince, lazer, liberalizm, litre, malarya, Mandarin, mantar, mantık, manyetizma, marangoz, Marmara Bölgesi, Mars, mart, masa, matematikçi, mavi, mayıs, mazot, meclis, memeli, merdiven, Merkür, meslek, metafizik, metalurji, metre, meyve, meyva, mide, milliyetçilik, milyar, milyon, mısır, mizah, mobilya, molekül, monarşi, motel, Musevilik, mutfak, müze, müzik, müzisyen, nahiye, nefret etmek, nehir, Neptün, nesne, neutron, nisan, o, ocak, oda, oğlan, okul, okumak, okyanus, Okyanusya, olmak, on, onaltı, onbeş, onbir, ondokuz, ondört, oniki, onlar, onsekiz, onüç, onyedi, optik, organik kimya, otel, otomobil, otuz, oy, oynamak, oyun, öykü, hikâye, özgürlük, hürriyet, pahalı, pankreas, park yeri, parlamento, parmak, parti, patates, patlayıcı, pazar, pazartesi, pencere, penis, periyodik sistemi, perşembe, peynir, pH değeri, piramit, pirinç, plasenta, platin, Plüton, politikacı, siyasetçi, pop, Portekizce, prehistorya, proton, radyo, raf, rakı, reaksiyon, tepkime, rock, roman, rönesans, ruh, ruh, tin, Rusça, rüzgâr, saat, sağırlık, sahip olmak, salı, salon, samanyolu, sanat, sandalye, iskemle, saniye, Sanskrit, saray, sarı, sarmısak, satranç, Satürn, savaş, sayı, saymak, sebze, seçim, sehpa, sekiz, seksen, sel, sen, sevmek, sıcaklık, sigara içmek, sığ, sığır, silah, silisyum, sinema, sis, siyah, siz, soğan, sonbahar, güz, sosyalizm, su, sürücü, şoför, sürüngen, süt, şarap, şarkı söylemek, şeker, şekil, şiir, şişmanlık, şubat, tahıl, takvim, tam sayı, tanrı, tapınak, tarım, tavla, Tay, tebeşir, tek hücreli, tek tanrılı, tekerlek, telefon, televizyon, temmuz, terk etmek, tiyatro, tiyatro, dram, trigonometri, trilyon, tsunami, turuncu, tuvalet, lavabo, tuz, tüberküloz, türev / entegral, ucuz, uçak, teyyare, ulus, millet, un, unutmak, Uranüs, Urdu, uyumak, uzak, uzun, uzunluk, üç, üçgen, ülke, vajina, Venüs, vida, Vietnamca, virüs, voleybol, volkan, yağ, yağmur, yakın, yaşam, hayat, yaşamöyküsü, biyografi, yaşlı, yatak, yatık düzlem (rampa), yavaş, yay, yaz, yazar, yazı, yazmak, yedi, yelken, yemek, yeni, yer çekimi, yeşil, yetersiz beslenme, yetişkin, yetmiş, yılan, yirmi, yoğurt, yulaf, Yunanca, yurtseverlik, yüksek, yürüyen merdiven, yüz, yüzme, zaman, zar, zeytin